Mutlu Bir Hayat çin
Bütün hamdler kendisinin olan Allah'a hamdolsun. Sehadet ederim ki, Allah'tan baska hiçbir ilâh yoktur. Bir ve tektir, O'nun
ortagı yoktur. Yine sehadet ederim ki, Muhammed Allah'ın kulu ve Rasûlüdür. Allah'ın salât ve selâmı ona, âline ve ashabına
olsun.
Kalbin rahatlıga ve huzura ermesi; keder ve üzüntülerinin bitmesi, bütün insanların istedigi bir seydir. Ancak bu yolla hos ve
güzel bir hayat gerçeklesir. Nese ve sevinç kemale erer. Bunun dinî bir takım yolları, tabiî ve amelî birtakım sebepleri vardır.
Bunların hepsinin bir arada bulunması ise ancak mü'minler için sözkonusudur. Onların dısındakilere gelince, aralarındaki akıl
sahiplerinin ugrunda çalıstıkları bazı sebep ve yollarla, bunu kısmen elde edenler olabilir. Ancak netice itibariyle daha güzel,
daha kalıcı ve daha faydalı bir sekilde ve çesitli yollarla bunu elde edemezler.
Ben bu kitapçıgımda herkesin ulasmak için ugrastıgı bu önemli hedefe götüren sebeplerden hatırıma gelenleri sözkonusu
edecegim. Bu ugurda çalısanların kimisi bunu saglayan sebeplerin bir çogunu isabetle elde edebilmis, bunun sonucu olarak
rahat bir hayat yasayabilmis, güzel bir sekilde geçinip gitmistir. Kimileri ise bu sebeplerin tamamını elden kaçırmıs, buna
baglı olarak bedbaht bir hayat yasamıs ve sefalet içerisinde bir ömür sürmüstür. Kimisi de bu hususta kendisine verilen
tevfike uygun olarak ikisi arasında olabilmistir.
Basarı Allah'tandır. Her türlü hayrı elde etmek, her türlü kötülükten korunmak için sadece O'ndan yardım isteriz.1
Mutlu Bir Hayata Ulasmanın Yolu
Böyle bir hayata ulasmanın en büyük sebebi ve temeli iman ve salih ameldir. Yüce Allah söyle buyurmaktadır:
"Erkek olsun, kadın olsun kim mü'min oldugu halde salih amel islerse biz süphesiz ona çok güzel bir hayat yasatırız ve onları
elbette islediklerinin en güzeli ile de mükafâtlandıracagız." (en-Nahl, 16/97)
Yüce Allah iman ve salih amele sahip olan kimselere bu dünya hayatında hos bir hayat yasatacagını, ayrıca hem bu dünyada,
hem de ebedî kalınacak diyarda güzel bir mükâfat verecegini haber vermekte ve vaadetmektedir. Bunun sebebi gayet açıktır:
Kalplerine yerlesen sahih Allah nancının neticesi olarak müminlerden, dünya ve ahiret hayatını ıslah eden ameller ortaya
çıkar. Onlar öyle birtakım ilke ve esaslara sahiptirler ki, elde ettikleri sevinç ve nese sebepleriyle, üzüntü, keder ve sıkıntı
hallerini en uygun sekilde karsılarlar.
Onlar sevinç ve nese gerektiren halleri kabul ile karsılar, onlara sükreder ve bunları faydalı olacak alanlarda kullanırlar.
Bütün bunları bu sekilde degerlendirmeleri onların daha çok sevinmelerine, bu güzel hallerin devamına ve bereketlenmesine,
sükredenlerin mükâfatını ümit etmelerine, kendilerinde çok mutlu ve huzurlu bir halin ortaya çıkmasına sebep olur.
Böylelikle bunların sebep oldukları hayırlar ve bereketler, bu hayırlı amellerin ortaya çıkardıgı semereden daha üstün
sevinçlere ve bereketlere ulastırır.
Yine bu iman ve salih amel sahipleri kederleri, sıkıntıları, üzüntüleri, kendileri için mümkün olan sekilde direnç ile karsılar;
imkânları çerçevesinde bunların sıkıntılarını hafifletirler, kaçınılmaz olan seylere de güzel bir sabır ile katlanırlar.
Böylelikle hoslanmadıkları seylerin ardından faydalı direnç, deneyim, güç, sabır, ecir ve mükâfat ümidi gibi öyle büyük
sonuçlara ulasırlar ki, hos olmayan o halleri kaybolur gider ve onların yerini sevinç ve güzel ümitler, Allah'ın lütuf ve
sevabını bekleyis alır. Nitekim Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem bunu sahih hadis olarak bize aktarılan su sözleriyle
ifade etmis bulunmaktadır:
"Müminin isine hayret dogrusu! Onun bütün isleri hayırdır. Çünkü ona sevindirecek bir sey isabet ederse sükreder, bu onun
için hayır olur. Ona bir sıkıntı isabet ederse sabreder, bu da onun için hayır olur ve bu sadece mü'min için sözkonusudur."2
Bu hadis bize mü'minin ister hosuna gitsin, ister gitmesin, karsı karsıya kaldıgı bütün hallerin neticesinde elde edecegi
ganimeti ve hayrı ayrıca mahsülünün katlanacagını haber vermektedir.
Bizler hayır ya da ser hallerden herhangi birisi ile karsı karsıya kalan iki farklı kimsenin bu hadiseyi karsılamakta pek büyük
ölçüde farklı tavırlar sergilediklerini görebiliyoruz. Bu, onların iman ve salih amel noktasındaki farklılıklarına göre degisir.
man ve salih amele sahip bir kimse, hayrı ve serri sözünü ettigimiz sükür, sabır ve buna baglı olan hususlar ile karsılar.
Böylelikle sevinir, neselenir, keder ve üzüntüsü, huzursuzlugu, sıkıntıları yok olur, böylece bedbaht bir hayat sürmesi
sözkonusu olmaz. Bu dünyada hos ve temiz bir hayat yasar.
man ve salih amel niteliklerine sahip olmayan kisi ise sevdigi halleri azgınlıkla ve sımarıklıkla hayvanların karsıladıkları
gibi açgözlülükle ve cimrilikle karsılar. Ama asla kalbi rahat etmez. Çogunlukla kalbi ve düsüncesi darmadagınıktır. Çünkü
sevdiklerinin elinden gitmesinden korkmakta ve devamlı onlardan zevk almasını engelleyen seyleri nasıl bertaraf edecegini
düsünmektedir. Ayrıca insan nefsi belli bir noktada da durmaz, aksine sürekli bir sekilde daha fazlasını ve degisigini arzu
1 Abdurrahman b. N‚sr es-Sa’dÓ, Mutlu Bir Hayat çin, Guraba Yayınları El Brosürleri.
2 Muslim.
4
eder. Ancak bu sınırsız istekler bazen vücuda gelir, bazen vücuda gelemez. Faraza bu isteklerin hepsinin yerine geldigini
kabul etsek bile böyle bir kimse, sözü geçen sebeplerden ötürü yine huzursuz ve tedirgindir. Hosuna gitmeyen halleri ise
huzursuzlukla, sabırsızlıkla, korku ve endiselerle karsılar.
Bundan ötürü hayatta karsı karsıya kalacagı bedbahtlıkları, fikri ve sinirsel rahatsızlıkları, bazen en kötü hallere ve en çok
rahatsız eden noktalara ulasacak korkuları sorma gitsin.
Çünkü böyle bir kimse ne bu hallerinden dolayı herhangi bir sevap ümid edebilir. Ne de kendisini teselli edecek ve
sıkıntılarını hafifletecek sabır ve takati bulabilir.
Bütün bunlar tecrübe ile görülen seylerdir. Bu türden sadece bir örnek üzerinde düsünülecek ve insanların durumuna
uygulanacak olursa; imanı geregince amel eden mü'min ile böyle olmayan kimse arasındaki pek büyük fark görülebilecektir.
Din, Allah'ın rızkına ve kulların lütuf ve çesitli ihsanlarıyla verdiklerine kanaat etmeyi son derece tesvik eder. Mü'min bir
kimsenin hastalıga, fakirlige ya da buna benzer herkesin maruz kalabilecegi herhangi bir hale müptelâ olacak olursa, sahip
oldugu iman, kanaatkârlık, Allah'ın kendine verdigi kısmete rıza gösterme gibi sıfatları dolayısıyla gözünün aydın, rahat ve
huzur içerisinde oldugunu, kalbiyle kendisi için takdir edilmemis herhangi bir isi talep etmedigini, daima kendisinden asagı
mertebede olanlara baktıgını, kendisinden yukarıda olanlara göz dikmedigini görürüz.
Hatta bazen onun sevinç, nese ve rahatının, bütün dünyevî istekleri elde etmis fakat kendisine kanaat verilmemis olan
kimseden daha da ileriye gittigini görebiliriz.
Diger taraftan imanı geregince amelde bulunmayan bir kimsenin, fakirlik yahut bazı dünyevî istekleri ele geçirememek gibi
bir hale mübtelâ oldugu zaman son derece bedbaht ve sıkıntılı oldugunu görürüz.
Ayrıca korkmaya sebep teskil eden hadiseler vücuda gelir ve insanı tedirgin eden olaylar basgösterirse, imanı saglam, kalbi
sebat içinde, ruhu mutmain, karsı karsıya kaldıgı bir olayı takati çerçevesindeki düsünce, söz ve amel ile yönlendirebilme
imkânına sahip olan bir kimse; basına gelen bu rahatsız edici olaya kendisini hazırlamıs olur. Bunlar insanı rahatlatan ve
kalbine sebat veren hallerdir.
Diger taraftan iman sahibi olmayan bir kimse, bu durumun tam aksine korkutucu hallerle karsılastıgı zaman, kalbi bunlara
tahammül etmez, sinirleri gerginlesir, düsünceleri dagınıklasır, korku ve dehset onu alır, gerçek mahiyetini anlatmaya imkân
olmayacak sekilde derunî bir huzursuzluk ve haricî korkular etrafını sarar.
Böyle bir insan tipi eger uzunca egitime gerek duyan tabiî birtakım sebeplere sahip olmayacak olursa, gücü yıkılır, sinirleri
gerilir. Buna sebep ise özellikle zorlu haller ve rahatsız eden ve üzen durumlar karsısında sabra götüren imanının
bulunmayısıdır.
Salih ve fasık, mü'min ve kâfir; “zamanla, elde edilebilecek secaat”i kazanmak bakımından birbirleriyle ortaktırlar. Korkuları
azaltan ve hafifleten güdüler bakımından da birbirleriyle ortaktırlar. Fakat mü'min iman kuvveti, sabrı, Allah'a tevekkülü,
O'na güvenip dayanması ve O'ndan mükâfat umması bakımından kahramanlıgını daha da arttıracak, korkunun kendi
üzerindeki etkisini azaltacak, zorlukları hafifletecek digerinin sahip olmadıgı baska imkânlara da sahiptir. Nitekim yüce Allah
söyle buyurmaktadır:
"Siz acı çekiyorsanız, süphesiz onlar da sizin çektiginiz o acı gibi acı çekiyorlar. Üstelik siz Allah'tan onların ümid
edemeyecekleri seyleri umuyorsunuz." (en-Nisâ, 4/104)
Böylelikle onlar korkuları darmadagın eden Allah'ın yardımını, birlikteligini ve imdadını elde ederler.
Yine yüce Allah söyle buyurmaktadır:
"Sabrediniz muhakkak Allah sabredenlerle beraberdir." (el-Enfâl, 8/46)
Üzüntüyü, kederi ve tedirginligi ortadan kaldıran sebeplerden birisi de güzel sözlerle, davranıslarla, türlü iyiliklerle ihsanda
bulunmaktır. Çünkü bunların hepsi hayırdır, iyiliktir. Yüce Allah yapılan iyiliklere göre hem iyi kimselerden hem de
kötülerden üzüntü ve kederleri bertaraf eder.
Fakat mü'minin bunlardan alacagı pay daha fazladır. Çünkü o, yaptıgı iyiligi ihlâsla ve Allah'ın mükâfatını umarak yapmakla
böyle olmayandan ayırdedilir. Bu nedenle yüce Allah ona ümid ettigi hayır sebebiyle iyiligi karsılıksız olarak yapmasını da
kolaylastırır. hlâsı ve mükâfatı Allah'tan ümit ettigi için hosuna gitmeyen pekçok seyi de ondan uzaklastırır.
Yüce Allah söyle buyuruyor:
"Bir sadaka vermeyi veya bir iyilik yapmayı yahut insanlar arasını düzeltmeyi emredeninkinden baska, onların
fısıldasmalarının bir çogunda hayır yoktur. Kim Allah'ın rızasını gözeterek böyle yaparsa, biz ona büyük bir mükâfat
verecegiz." (en-Nisâ, 4/114)
Yüce Allah, bütün bu hususları kim yaparsa yapsın, yapılanın hayır oldugunu haber vermektedir. Hayır, hayrı getirir ve serri
uzaklastırır. Aynı sekilde yaptıgı hayrın mükâfatını Allah'tan umana da Allah pek büyük bir ecir verir. Pek büyük ecrin
kapsamı içerisinde sıkıntıların, kederlerin ve benzeri hallerin son bulması da vardır. 3
3 Abdurrahman b. N‚sr es-Sa’dÓ, Mutlu Bir Hayat çin, Guraba Yayınları El Brosürleri.
5
Huzursuzlugu Önlemenin Yolları
Sinir gerginliginden ve kalbin üzücü hususlarla mesgul olusundan ortaya çıkan huzursuzlugu önlemenin yollarından birisi de
herhangi bir isle ya da faydalı bir ilimle ugrasmaktır. Çünkü bu yolla kalp oyalanarak kendisini huzursuz eden o hususla
mesgul olmaz. Belki de bu yolla kisi kendisini üzen ve kederlendiren hususları unutur, sevinir ve çalısma azim ve gayreti
daha da artar.
Bu sebep de mü'min olan ile olmayan arasında ortaktır. Fakat mü'min imanı, ihlâsı ve ögrendigi yahut ögrettigi o ilimle
mesgul oldugundan ötürü “Allah'tan ecir ummakla” mü'min olmayandan ayrılır.
Yaptıgı hayırlı is eger bir ibadet ise o ibadetle ugrasmıs olur. Sayet dünyevî bir is ve dünyevî bir alıskanlık ise salih bir niyet
ile birlikte bu isi yapmıs ve bu yolla yüce Allah'a itaat etmek için destek bulma maksadını gütmüs olur. Bunun ise üzüntü,
keder ve hüzünleri önlemekte faal bir etkisi vardır. Huzursuzluk ve yakasını bırakmayan kederlere müptelâ olmus nice insan
vardır ki, türlü hastalıklara düçar olmuslardır. Böylelerinin, kendisini kederlendiren ve huzursuzluga sevkeden sebebi
unutmak ve bu keder ve üzüntü ile ugrasmasına fırsat bırakmayacak mesguliyetlere dalmaktan baska ilaçları olmamıstır.
Ayrıca böyle birisinin ugrastıgı isinde ruhun ünsiyet edecegi ve arzulayacagı türden olması gerekir. Çünkü bu faydalı
maksadı elde etmeyi daha bir gerçeklestirir. Dogrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Keder ve üzüntüyü önlemenin çarelerinden birisi de, bütün düsünceyi o günün isine toplamak ve gelecegi düsünmekten,
geçmisteki üzüntüleri de hatırına getirmekten uzaklasmaktır. Bundan dolayı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem keder ve
üzüntüden Allah'a sıgınmıstır.4 Çünkü geçmis isler için kederlenmek onları geri çevirmez, telafi etme imkânını da vermez.
Gelecek adına duyulan korku sebebiyle meydana gelen üzüntünün de faydası yoktur. O halde kul, gününe bakmalıdır. Bütün
gayret ve çabasını hali hazırdaki gününü ve zamanını düzeltmeye odaklastırmalıdır. Kalbin bu noktada odaklasması amelleri
mükemmellestirme sonucunu getirir ve bu yolla kul keder ve üzüntüden uzaklasır, teselli bulur.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir duada bulundugu yahut ümmetine bir duayı irsad ettigi vakit Allah'tan yardım
istemek ve O'nun lütfuna ümit beslemekle birlikte o istemenin tahakkuku için gerekli çaba ve gayreti göstermeyi de tesvik
ederdi. Böylelikle gerçeklesmesi için dua ettigi hususun meydana gelmesinin ve uzaklastırılmasını duasında istedigi
hususlardan uzak kalmanın yollarını gösterir.
Çünkü dua amel ile birliktedir.
Kul, dininde ve dünyasında kendisine fayda saglayacak sekilde çalısıp çabalar. Diger taraftan Rabbinden bu maksadında
basarı ihsan etmesini ve bunun için kendisine yardım etmesini diler. Nitekim Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem
söyle buyurmaktadır:
"Sana fayda saglayan ise sımsıkı sarıl, Allah'tan yardım dile, âcizlik gösterme. Eger sana bir sey isabet ederse, sakın ha!
Eger böyle yapsaydım söyle söyle olurdu deme. Bunun yerine, Allah takdir etti ve diledigini yaptı de. Çünkü "eger" seytanın
ameline kapı açar."5
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem böylelikle her durumda faydalı olan islere sıkıca sarılmayı ve bununla birlikte
Allah'tan yardım dilemeyi, zararlı olan ve tembelligin kendisi demek olan âcizlige boyun egmemeyi, diger taraftan kaderin
gerçeklesen emirlerine teslimiyet göstermeyi, Allah'ın kaza ve kaderini görmeyi emretmektedir.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem karsılasılan isleri iki kısma ayırmıstır:
1. Bir kısım isleri kısmen ya da tamamen elde etmek için kulun çalısması yahut onu defetmesi ya da hafifletmesi
mümkündür. Bu gibi hususlar için kul bütün gayretini ortaya koyar ve Rabbinden yardım ister.
2. Bir kısım islerde ise buna imkân yoktur. Bu gibi isleri kul huzurla kabullenir, rıza ve teslimiyet ile karsılar.
Süphesiz bu esası gözönünde bulundurmak, sevinmeye ve üzüntü ve kederi gidermeye bir sebeptir. 6
Kalbe Huzur ve Rahatlık Veren Sebepler
Kalbi rahatlatan, kalbe huzur veren en büyük sebeplerden birisi Allah'ı çokça anmaktır. Hiç süphesiz bunun kalbin rahat ve
huzur bulmasında, üzüntü ve kederinin ortadan kalkmasında pek büyük bir etkisi vardır. Yüce Allah: "Haberiniz olsun ki
kalbler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur." (er-Râd, 13/28) diye buyurmaktadır. Allah'ı anmak, sahip oldugu bu özellik ve
kulun bundan dolayı bekledigi sevap ve mükâfat sebebiyle hedefin gerçeklesmesinde pek büyük bir etki sahibidır.
Allah'ın gizli ve açık nimetlerini anlatmak, onları dile getirmek de böyledir. Süphesiz bu nimetleri bilmek ve onları dile
getirmek suretiyle yüce Allah üzüntü ve kederi giderir, bu yolla kulu mertebelerin en yücesi ve üstünü olan sükre iletir. Hatta
kul fakir, hasta yahut daha baska türlü belâlara müptelâ olsa bile durum böyledir. Çünkü o, üzerinde sayılamayacak kadar çok
4 Buhârî.
5 Muslim.
6 Abdurrahman b. N‚sr es-Sa’dÓ, Mutlu Bir Hayat çin, Guraba Yayınları El Brosürleri.
6
olan Allah'ın nimetleri ile; karsı karsıya kaldıgı hosuna gitmeyen halleri birbirleriyle kıyaslayacak olursa, bu hosuna
gitmeyen hallerin üzerindeki nimetlere göre sözedilmeye bile degmedigini görür.
Hatta yüce Allah kuluna birtakım musibetler ve hosuna gitmeyecek seyler gösterse bile kul bu halinde sabır, rıza ve
teslimiyet görevini yerine getirir ve bunların ona verecegi sıkıntı azalır ve bu sıkıntıların külfeti hafifler. Bunların ecir ve
mükafatını ümit etmesi, sabır ve rıza görevleri ile Allah'a ibadet etmesi telkin edildiginde kul bunları kabullenirse, acı seyler
tatlı oluverir. O tatlı mükâfatlar, hosuna gitmeyen seylere karsı gösterdigi sabrın acısını ona unutturur.
Bu hususta en faydalı seylerden birisi de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in su sahih hadiste gösterdigi yolu izlemektir.
O buyuruyor ki: "Sizden daha asagı durumda olanlara bakınız. Sizden yukarıda olanlara bakmayınız. Çünkü böyle yapmanız
Allah'ın üzerinizdeki nimetini küçümsememenize daha uygundur."
Süphesiz kul bu önemli noktayı gözönünde bulunduracak olursa, kesinlikle afiyet, rızık ve bunlara baglı hususlarda pekçok
kimseden daha üstün oldugunu görecektir. Durumu ne olursa olsun bu böyledir.
Bunun sonucunda huzursuzlugu, üzüntü ve kederi gidecek, kendisinden daha alt mertebede bulunan baskalarına göre nimetler
açısından üstün oldugunu görüp Allah'ın nimetleri karsısında duyacagı sevinç ve nese daha da artacaktır.
Kul Allah'ın gizli ve açık, dinî ve dünyevî nimetleri üzerinde ne kadar çok dikkatle durur ve düsünürse, Rabbinin kendisine
pekçok hayırlar vermis oldugunu, ondan sayılamayacak kadar çok serleri uzaklastırmıs oldugunu görecektir. Süphesiz ki bu,
üzüntü ve kederleri giderir, sevinci ve neseyi getirir. 7
Üzüntünün Sebeplerini Ortadan Kaldırmaya, Sevinmenin Yollarını Gerçeklestirmeye Çalısmak
Sevinmeyi gerektiren üzüntü ve kederi gideren sebeplerden birisi de kederleri getiren sebepleri ortadan kaldırmak ve
sevinmeyi saglayan sebepleri gerçeklestirmeye çalısmaktır.
Bu ise kendisi için önlemesine imkân bulunmayan, hosuna gitmeyecek geçmis durumları unutmakla ve düsüncesini bu gibi
seylerle mesgul etmenin abes ve imkânsız islerle ugrasmak kabilinden oldugunu bilmekle, bu isin ahmaklık ve delilik
oldugunu kabul etmekle olur. Bu sebeple bunlar üzerinde düsünmeye karsı mücadele verir. Aynı sekilde gelecekteki hallere
ve kapısını çalacagından çekindigi fakirlik, korku ve buna benzer hayatının gelecek dönemlerinde karsılasmayı hayalinden
geçirdigi hos olmayan diger hususlara karsı da direnir. Sunu da bilir ki; gelecekte ne olacak; hayır mı, ser mi, beklenen,
umulan seyler mi, acı seyler mi bilinmez. Her sey mutlak kadir ve hikmeti sonsuz olan Yüce Allah’ın elindedir. Kulların
elinde olan, bunların hayırlı olanlarını elde etmek, zararlılarını önlemek için çalısmaktan ibarettir.
Kul sunu da bilmelidir ki, o gelecekteki haller dolayısıyla tedirginlik düsüncesini uzaklastıracak olup da geleceginin ıslahı
için Rabbine tevekkül eder ve bu hususta ona güvenirse kalbi huzura kavusur, halleri ıslah olur, keder ve huzursuzlugu yok
olur gider.
Gelecegi gözönünde bulundurmak noktasında en faydalı hususlardan birisi de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in
yaptıgı su duayı yapmaya devam etmektir:
"Allah'ım, isimi, hatadan korumayı saglayan dinimi, içinde maisetimin bulundugu dünyamı, kendisine dönecegim âhiretimi
ıslah et! Hayatı benim için herbir hayrın artısına vesile kıl, ölümü de benim için her türlü kötülükten rahat bulmaya sebep
kıl!"8
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in su duası da böyledir:
"Allah'ım ben, senin rahmetini ümit ederim. Sen beni bana bir göz açıp kırpacak kadar bir süre dahi bırakma. Benim için
bütün hallerimi ıslah et. Senden baska hiçbir ilah yoktur."9
Kul geleceginde dinî ve dünyevî salâhının sözkonusu edildigi bu duayı uyanık bir kalp ve samimi bir niyet ile dile getirmekle
birlikte, bunları gerçeklestirecek hususlar için de gerekli gayreti ortaya koyarsa, yüce Allah onun için duasında istedigi ve
ümit edip kendisi için amel ettigi hedefi gerçeklestirir. Böylece kisinin kederi sevinç ve neseye dönüsür. 10
Üzüntü ve Kederi Gideren Sebepler
Kulun birtakım musibetlerle karsı karsıya kalması halinde üzüntü ve kederini ortadan kaldıracak en faydalı sebeplerden birisi
de isin sonunda varabilecegi en kötü ihtimalleri gözönünde bulundurması, kendisini buna hazırlaması, böylece keder ve
sıkıntıları hafifletmeye çalısmasıdır.
7 Abdurrahman b. N‚sr es-Sa’dÓ, Mutlu Bir Hayat çin, Guraba Yayınları El Brosürleri.
8 Muslim.
9 Ebû Dâvûd.
10 Abdurrahman b. N‚sr es-Sa’dÓ, Mutlu Bir Hayat çin, Guraba Yayınları El Brosürleri.
7
Böyle bir is yaptıgı takdirde imkânı ölçüsünde hafifletilmesi mümkün olan seyler hafiflemeye baslar. Bu sekilde kendisini
alıstırmak üzüntüleri, kederleri dagıtır. Bunun yerine faydalı olan hususları elde etmek, kul için kaldırılması mümkün olan
zararları bertaraf etmek için çalısma gayreti devreye girer.
Korku duymasına sebep teskil eden hususlar, hastalık sebepleri, fakirlik ve sevdigi pekçok seylerden mahrum kalmanın
sebepleri basgösterecek olursa, bunları huzurla ve nefsini bunlara hazırlamıs bir halde karsılayabilmelidir. Hatta bunlardan
daha agır hallere de kendisini hazırlamıs olmalıdır. Çünkü insanın nefsini hos olmayan seylere katlanmaya hazırlaması, bu
hos olmayan seylerin yükünü hafifletir, onların siddetini azaltır.
Özellikle de gücü yettigi kadarıyla da bunlara karsı direnmek için kendisini ugrastırırsa, bu durumda o kisi hos olmayan bu
hallere nefsini hazırlamakla birlikte, musibetler dolayısıyla kederlenmesine fırsat vermeyen faydalı çalısmaları da ortaya
koymus, hos olmayan seylere karsı direnmek için gücünü tazelemek üzere nefsine karsı mücadele vermis, aynı zamanda
bütün bu hususlarda yüce Allah'a dayanmıs, O'na güzel bir sekilde bel baglamıs olur.
Süphesiz bu islerin sevincin ve gönül rahatlıgının gerçeklesmesinde pek büyük bir faydası vardır. Bununla beraber kul ayrıca
dünya ve âhirette ilâhî mükâfatı da ümit edebilir. Bu görülmüs ve denenmis bir husustur. Bu yolu deneyenler ve faydasını
görenler de gerçekten çoktur. 11
Kalbin Asabi Rahatsızlıklarının En Önemli laçları
Kalbin asabî hastalıklarının hatta bedenî hastalıkların en büyük ilaçlarından birisi de kalbî metanet sahibi olmak ve kalbin
kötü düsüncelerin sebep oldugu türlü vehim ve hayallerden etkilenmemesi, onların tesiri altında kalmamasıdır. Çünkü insan
hayallere teslim olur ve kalbi; hastalık ve buna benzer seylerden korkmak, gibi acı verici sebepleri vehmederse, kızmak ve
sasırmaktan, hos olmayan olayların basgösterip, sevilen ve arzu edilenlerin elden gidecegini beklemekten oldukça etkilenir ve
tedirgin olur. Bu hal onu üzüntülere, kederlere, kalbî ve bedenî hastalıklara düsürür. Kötü etkileri olan asabî çöküntüye iter.
nsanlar ise bunların pekçok zararlarını görmüs bulunmaktadır. Halbuki kalp Allah'a güvenir, O'na tevekkül eder ve
vehimlere teslim olmazsa, kötü hayaller ona hakim olamaz. Allah'ın lütfuna ümit baglarsa onun üzüntü ve kederleri uzaklasır,
bedenî ve kalbî pekçok hastalıgı sifa bulur. Kalp anlatılamayacak kadar büyük çapta güç, rahatlık ve sevinç bulur.
Kötü vehim ve fâsid hayallerin sebep oldugu hastalıklara müptelâ kimseler hastahaneleri doldurmaktadır. Bu hususlar
zayıflar bir tarafa güçlü kimselerin dahi kalplerini çok etkilemis birçok kimseyi çesitli derecelerdeki deliliklere düçar
kılmıstır. Afiyet bulanlar ise, Allah'ın afiyet verdikleri ile kalplerini güçlendiren, kalbin huzursuzlugunu önleyen faydalı
yolları elde etmek için nefsine karsı mücahede edebilen kimselerdir. Yüce Allah söyle buyurmaktadır:
"Kim Allah'a tevekkül ederse süphesiz Allah ona yeter." (et-Talak, 65/3)
Yani din ve dünyası ile ilgili kendisini sıkıntıya düsüren, rahatsız eden bütün hususlarda Allah ona yeter. Çünkü Allah'a
tevekkül eden kimsenin kalbi güçlüdür, vehimler o kalbi etkilemez, olaylar onu sarsmaz. Böyle bir halin ruhun zayıflıgından,
güçsüzlügünden ve gerçekle ilgisi olmayan korkulardan kaynaklandıgını bilir. Bununla birlikte yüce Allah'ın, kendisine
tevekkül eden kimselere tam anlamıyla yetecegini garantiledigini bilir. Dolayısıyla Allah'a güvenir, Allah'ın vaadine tam
anlamıyla güven besler. Kederi, huzursuzlugu ortadan kalkar. Zorlugu kolaylıga, üzüntüsü sevince, korkusu güvenlige
dönüsür. Yüce Allah'tan afiyetini ve bize kalp kuvvet ve sebatını, sahiplerine hertürlü hayrı tekeffül ettigi tam tevekkülü
ihsan buyurmasını, hoslanmadıgımız herbir hali ve sıkıntıyı bizden uzaklastırmasını niyaz ederiz. 12
Arkadasının Kusurunu Görme! Görevini Yerine Getirmeye Çalıs!
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in: "Mü'min bir erkek (esi olan) mü'min hanımından nefret etmesin. Çünkü onun
bir huyundan hoslanmıyor ise de bir baska huyundan hoslanıyordur."13 hadisinden son derece önemli iki ibret çıkartabiliriz:
Birincisi: Ese, yakına, arkadasa ve karsılıklı iliskide bulunulan, herhangi bir iliski ve baglantı kurulan kimselere karsı dogru
davranısı göstermek ve kisinin kendisini bunların herbirisinde bir kusur, bir eksiklik yahut hosuna gitmeyecek bir halin
bulunabilecegine alıstırması.
Böyle bir hal bulundugu takdirde sana düsen görev onunla güçlü bir iliskiyi ve sevgiyi sürdürme görevini; onda bulunan
güzellikleri, onunla bu iliskileri sürdürmeyi gerektiren özel ve genel amaçları düsünmeyen ve gördügün haller ile bunları
kıyaslamandır. Bu sekilde kötülükleri görmezlikten gelip, güzel tarafları gözönünde bulundurulur ise arkadaslık ve iliski
süreklilik kazanır. Rahata ve huzura kavusulur. Bu yolla da:
kinci ibret diye sözkonusu edecegimiz üzüntü ve keder ortadan kalkar, samimi ve art niyetsiz iliskiler devam eder, vacip ve
müstehap hakların yerine getirilmesine devam edilir. Her iki taraf ta rahat ve huzura kavusur.
11 Abdurrahman b. N‚sr es-Sa’dÓ, Mutlu Bir Hayat çin, Guraba Yayınları El Brosürleri.
12 Abdurrahman b. N‚sr es-Sa’dÓ, Mutlu Bir Hayat çin, Guraba Yayınları El Brosürleri.
13 Muslim.
8
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in sözünü ettigi bu yolu izlemeyenler, söylenileni ters yüz ederek kötülüklere ve
kusurlara gözünü dikip, güzelliklere karsı kör davrananlar kaçınılmaz olarak huzursuz olacaklardır. Böyle bir kimse ile
arasında sevgi bagı bulunan kimselerin iliskileri bulanacak, herbirisinin korumakla yükümlü oldugu pekçok hak yerine
getirilmeyerek, darmadagın edilecektir.
Yüce hedeflere dogru kosan pekçok kimse, çesitli musibet ve rahatsız edici olayların meydana gelmesi halinde, kendilerini
sabra ve sükûnete alıstırırlar. Fakat basit ve önemsiz hadiseler ortaya çıkınca hemen tedirgin olurlar, huzurları bozulur.
Bunun sebebi, onların büyük ve önemli isler için kendilerini alıstırırken basit islerde aynı seyi terketmis olmalarıdır. Bu hal
onlara zararlı olur ve rahatlarını olumsuz olarak etkiler.
Kesin kararlılık sahibi kimseler ise kendilerini küçük ve büyük her türlü olumsuzluklara hazırlarlar ve Allah'tan bunlara karsı
kendilerine yardımcı olmasını, kendilerini bir göz açıp kırpacak kadar bir süre dahi kendilerine bırakmaması için Allah'a dua
ederler.
ste o zaman büyük zorluklar kisiye kolay geldigi gibi, küçükleri de kolay gelir ve ruhu sükûnete, kalbi de rahata erismis
olur.14
Saglıklı Hayat
Aklı basında olan sunu bilsin ki, saglıklı hayat mutlu, rahat ve huzur içerisinde yasanan hayattır. Böyle bir hayat ta oldukça
kısadır. Dolayısıyla kederlere ve üzüntülere kendisini teslim etmekle bunu daha da kısaltmamalıdır. Çünkü böyle bir tutum
saglıklı hayat ile çeliskilidir. Kisi keder ve üzüntülerin saglıklı hayatının birçogunu alıp götürmesine fırsat vermemelidir.
Bu hususta iyi ve kötü arasında da fark yoktur. Fakat mü'minin böyle bir niteligi elde etme imkânı daha yüksektir. Dünya ve
âhiretteki faydalı payı daha çoktur.
Aynı sekilde ona hosuna gitmeyecek bir hal isabet eder ya da böyle bir seyden korkarsa, sahip oldugu dînî ve dünyevî diger
nimetler ile kendisine isabet eden, hosuna gitmeyen bu hali karsılastırmalıdır. Böyle bir karsılastırma yaptıgı takdirde içinde
bulundugu pekçok nimeti açık açık görecektir ve ona isabet eden hosuna gitmeyen hal, bunların karsısında çok küçük
kalacaktır.
Aynı sekilde kendisine isabet edeceginden korktugu zarar ile bu zarardan kurtulabilmenin pekçok ihtimalini de birbiriyle
karsılastırsın. Zayıf olan bir ihtimalin, kendisine isabet etmesi mümkün olan diger pek çok ihtimale baskın gelmemesi
gerekir.
Böylelikle kendisini meydana gelme ihtimaline karsı da hazırlar. Diger taraftan gerçeklesmeyen bu kötü ihtimalleri önlemeye
yahut ta içinde bulundugu kötü hali kaldırmaya ya da agırlıgını hafifletmeye çalısır.
Faydalı hususlar arasında su da vardır: Sunu bilmen gerekir ki, insanların sana eziyet vermeleri, özellikle de kötü sözlerle
rahatsız etmeye kalkısmaları sana hiçbir zarar vermez. Aksine bu isi yapanlara zarar verir.
Ancak sen bunlardan ötürü kendini mesgul ederek üzülür ve duygularını etkilemesine fırsat tanırsan, bu kötü sözler iste o
zaman sahiplerine zararlı oldugu gibi, sana da zarar vermeye baslar. Sayet bunlara aldırıs etmeyecek olursan hiçbir zararları
olmaz.
Sunu da bilmen gerekir ki, kisinin hayatı kendi fikir ve düsüncelerine tabidir. Eger din ya da dünya ile ilgili hususlarda
kendine faydalı olacak isler üzerinde düsünür isen hayatın güzel ve mutlu olur. Böyle olmazsa aksi olur.
Kederi uzaklastırmakta en faydalı hususlardan birisi de, kisinin kendisini yaptıgı islerin karsılıgını Allah'tan baskasından
beklememeye alıstırmasıdır.
Senin üzerinde hakkı olan ya da olmayan bir kimseye bir iyilik yapacak olursan bil ki bu senin Allah ile olan bir iliskindir.
Dolayısıyla kendisine iyilikte bulundugun kimsenin tesekkürüne aldırma! Nitekim yüce Allah bu sıfatla ilgili olarak
kullarının agzından sunları söylemektedir:
"Biz size ancak Allah'ın rızası için yediriyoruz. Sizden ne bir karsılık, ne bir tesekkür isteriz." (el-nsan 76/9)
Hele kendi ailen, çocukların ve iliskinin güçlü oldugu kimseler ile karsılıklı davranıslarında buna daha çok dikkat etmelisin.
Kendini bunlardan gelecek kötülükleri kaldırmaya ve önlemeye alıstıracak olursan, hem baskalarını rahat ettirirsin, hem
kendin rahat edersin.
Rahatı saglayan sebeplerden birisi de; faziletli olan isleri yapmak ve kisiyi rahatsız edecek zorlamalara gerek kalmadan ruhî
istekler dogrultusunda bu yolda çalısmaktır.
Eger faziletli isleri yapmak için içinden gelmeyerek kendini zorlayacak olursan, fazileti elde edemeden ve hüsrana ugramıs
olarak gerisin geri dönersin. Faziletli isleri içten gelerek yapmak hikmettendir.
Ayrıca bulanık isleri temiz ve tatlı islere dönüstürmeye çalısmak da rahatı gerçeklestirir. Böylelikle kisinin kalbi daha da
arınır, kederler ortadan kalkar.
14 Abdurrahman b. N‚sr es-Sa’dÓ, Mutlu Bir Hayat çin, Guraba Yayınları El Brosürleri.
9
Faydalı isleri daima gözönünde bulundurman gerekir. Onları gerçeklestirmek için çalısmalısın. Zararlı islere iltifat etmemeli,
böyle davranarak üzüntü ve kederi getiren sebeplerden uzak kalmalı, rahatı ve dikkati toplamak suretiyle önemli isleri
yapmak için destek aramalısın.
Faydalı islerden birisi de, simdiki isleri kesin kararlastırmak ve gelecek için zaman kazanmaktır. Çünkü günlük isler
bitirilmeyecek olursa vaktiyle bitirilemeyen isler, senin aleyhine yıgılır ve sonraki isler de ona eklenir. Bunların üzerindeki
agırlıgı artar durur, fakat herbir isi zamanında bitirecek olursan gelecekteki islere güçlü bir düsünme ve güçlü bir çaba ile
yönelebilirsin.
Faydalı isler arasından daha önemlileri öne al! Meylettigin ve daha çok arzu ettigin seyleri ayırdet! Ve onlara ayrıcalık tanı!
Çünkü bunun aksini yapman seni usandırır ve rahatsız eder. Bunun için de saglıklı düsünmenin ve danısmanın destegini
almalısın. Çünkü ehliyle danısan pisman olmaz.
Yapmak istedigin isi iyice incele, eger faydalı oldugunu kesin olarak anlarsan ve yapmak için de karar verirsen yüce Allah'a
tevekkül et. Çünkü muhakkak Allah tevekkül edenleri sever.
Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun. Salât ve selâm efendimiz Muhammed'e, onun aile halkına ve ashabına... 15
15 Abdurrahman b. N‚sr es-Sa’dÓ, Mutlu Bir Hayat çin, Guraba Yayınları El Brosürleri.